Sevgime

   Yanlızlığın başkentindeyim, gecenin karanlığı sinmiş zihnime. İçimde paramparça olmuş umutlarıma, kıyısına hüzün yerleşmiş gülüşlerime, toprağa gömdüğüm sevdalarıma inat; kapanan kapıları bir bir açıp haykırmak istercesine yazıyorum sana, öylesine hırçın.
   Hep yenik düştük nefsimize, hep fazlasını istedik şükretmesini bilmeden ama hep çocuk yürekliydik. Mutluluk için uyandık sabahlara, güneşin doğuşu huzur getirsin diye bekledik her yeni günü. Birlikte musmutlu hayata diye çıktık yola. Sonunu görmedik hiç; sırt sırta verdik paramparça olacağımızı bilmeden, omuz omuza dedik kavuşmak için gün sayacağımızı düşünmeden. Güldük mü gözlerimizin içine kadar işledik mutluluğumuzu, mutluluk sebebimiz dediklerimize en derin acıları yaşatacağımızı kestiremeden. Sorgularım… Sorgularıma boyun eğiyorum yine bu gece.
   Kalbin beynine hükmedene kadar özgürsün. Kalbine dost aşkı girene kadar, gözün her yerde dostunu arayana kadar, ayakların seni ona götürene kadar. Ben özgür değilim.
   Yaralarım var, yaraladıklarım. Özlediklerim var, özlettiklerim. Keşkelerim var, keşkelerle yaşamalarına sebep olduklarım. Çocukluğuma özlemim var, yaşlandırdıklarım. Sevgisizliğe mahkum ettiğim bir ömrüm var. Bir ömür de geride bıraktıklarım.

Standard

Sonsuzluk

   Karanlığın içindeyim, yanlızlığın en ağırı bu yaşadığım. Hislerimin en derini, duygularımın en yoğunu. Çaresiz hıçkırıklarım bölüyor gecenin sükünetini. Dualarım hatırlatıyor puslu masumiyeti. Paslanmıyor kalbim en derinine kazıyor inancını.
   Yazıyorum; ölümsüzleştirdiklerime. Yaşıyorum, sebebim oluyor puslu anılarım. Kendimi avutuyorum ve avuttuğum her gün bir öncekinden daha hırçın bir kıza dönüşüyor bedenim. İçimde fırtınalar kopuyor, dilim suskun; gözyaşlarım yüreğime akıyor, ruhum donuk. Gönlüm yorgun, yüküm yanlızlığımdan büyük.
   Küçücük bir kız olup eziliyorum hayat denen bu acımasızlıkların altında,  yıpranıyorum. Kocaman kadın portresinde ufalanıyorum, küçük kız kimliğimi yaşlı ruhuma emanet edip uzaklaşıyorum, gözbebeklerimde yağmur damlası… Unutamadıklarımı ölümsüzleştiriyorum zihnimde, hatırlamak istediğim her anı yer ediyorum hafızama; durgun, tizsiz, bembeyaz bir sonsuza uzanıyorum. İçimdeki o boşluk yerini kocaman bir aşka bırakıyor, hayat yolum sonsuzluğa dönüşüyor. Gözyaşlarım meleklere, dualarım dostlarıma karışıyor. Bembeyaz, tertemiz bir bağ bu yaşadığım; huzurun nefes olup bereketle canlandığı, gönlün pınar olup aktığı. Nasip olmuş cennetin ırmağı, şükürlerim semaya açılmış. Süzülüyorum… Sonsuzluğun en güzeline kanat çırpıyorum.

Standard

Kıyıya Vurmuş Hüzün

     Sevdam büyüyor. Gurbet esir alıyor ruhumu. Şehrime yağmur damlaları uzanıyor. Hasret yüreğimde, kalbim dualara süzülüyor.
     Yıllar tozlu raflara kaldırdıklarımla bir bir çıkıyor karşıma, karanlıklar sarmış etrafımı. Yüküm ağır, yüküm gözyaşlarımda,  gözyaşlarım yağmur olmuş damla damla akıyor.
     Müebbet acı dilimi lâl etmiş, yaralarıma kazınmış geride bıraktıklarım.  İçleniyorum… Bu derin vuslat gönül selimi hüzünlerde büyütüyor, kalbim ağırlaşıyor düşüyor toprağa. Umuttur can suyu; bundandır, rengarenk çiçek olup bitiyor.
     Kırık dökük düşlerim, omuzlarımda yanlızlığın emaneti… Özlemim kırmızı, sızım siyah, hayalim yeşil, gönlüm gökkuşağı; şarkılarım öksüz, notalarım yorgun… Rengini kaybetmiyor ışığım. Yarınım… Filizleniyor, Masumiyetle doğuyor; kelebek olup uçuyor. Hayallerle var oluyor. Anıların kıyısına vuruyor. Dalıyor uzaklara, dua tadında dostuna konuyor.
     
    

Standard